Yazar: Hiva Yüce
Aktivist, belirli sorunlara dikkat çekmek için özel amaçlı etkinlik gerçekleştiren kişilere denir. Günümüzde çözümü henüz bulunmamış problemleri gündeme getirip insanların bunlar hakkında konuşmasını sağlamak için birçok aktivist sürekli olarak eylemler yapmaya devam ediyor. Özellikle “teknoloji çağı” olarak da bilinen bu yıllarda sorunları insanların sıkça vakit geçirdiği sosyal medyada gündeme getirip dünya çapında dikkat çekmek oldukça kolay; bu sayede aktivistler yaptıkları eylemleri çok daha fazla kişiye duyurarak bu problemlere onlara çözüm bulacak insanlara ulaşmasını sağlayarak veya halka duyarlılık ve bilinç kazandırarak çözüme ulaştırabiliyorlar. Son zamanlarda bazı iklim aktivistleri ünlü resimlere boya fırlatmak, ellerini heykellere yapıştırmak, kendilerini çevreye zararlı fabrikaların kapılarına zincirlemek gibi çeşitli eylem yöntemleriyle dikkat çekmeye çalışıyorlar.
Geçmişten beridir iklim değişikliği, maalesef, hep küresel bir sorundur ve eski dönemlerden bu yana bazı değişmeyen protesto yöntemleri günümüz aktivistleri tarafından da hâlâ eyleme geçirilmeye devam ediyor. İklim aktivizmleri 1990’larda başlamış olmasına rağmen, yakın zamanlarda bile protesto amaçlı yürüyüşler yapılıyor. Örneğin Greenpeace -çevresel bir sivil toplum örgütü- aktivistleri 2014’te giyim şirketlerinin su yollarını tehlikeli kimyasallarla kirletmeyi bırakmaları için harekete geçti ve şu an kampanyanın başlamasından yıllar sonra, anlaştıkları 80 şirketin tamamı çok önemli ilerlemeler kaydetti (1). Bu, artık insanlar için geleneksel bir taktik haline geldi ve bu yöntemle çoğunlukla başarı elde ediyorlar. Ancak son zamanlarda yapılan eylemler geleneksel taktiklerden biraz daha farklı.
İklim aktivistleri, Mona Lisa ve İnci Küpeli Kız da dahil olmak üzere, dünyaca ünlü birçok tabloya boya, pasta, çorba gibi şeyler fırlatarak iklim değişikliğine dikkat çekmeyi amaçlıyorlar. Örneğin geçtiğimiz yıl iki genç Van Gogh’un “Ayçiçekleri” tablosuna domates çorbası fırlatıp, ardından ellerini tabloya yapıştırdılar. Aktivistler bu protestoları yaparken: “Buradaki bir tabloya biraz zarar geldi diye hemen güvenliği çağırıp bize ceza vermeye kalkışıyorsunuz, ancak içinde yaşadığınız dünya gün geçtikçe mahvoluyor ama hiç kimse bunun için harekete geçmiyor, sanat mı daha önemli dünya mı?” benzeri sözler söyleyerek aslında protestonun amacını belli ettiler. (2).
(2)
Bu protestolar sosyal medyada çok fazla tepki çekti ve şu an büyük bir kesim tarafından biliniyor; aslında bir nevi amacına ulaştılar ve verilmek istenen mesaj milyonlarca kişiye ulaşmış oldu. Konu hakkında binlerce tweet atıldı, olay gazetelere ve haber başlıklarına konu oldu. Başta yalnızca sanat eserlerine zarar vermek olarak görünse bile aslında bunun sadece sembolik olduğunu ve ana amacın farklı olduğunu anlıyoruz.
Bunun yanı sıra Almanya’nın Hamburg kentinde eylem yapan iklim aktivistleri, şehirlerinin en işlek köprü ve tünellerin giriş çıkışları da dahil olmak üzere, 30 noktada ellerini asfalta yapıştırarak protesto yaptılar ve hükümetin iklim değişikliğiyle mücadelede ciddi önlemler almasını talep ettiler. Bu eylemler nedeniyle şehrin birçok noktasında trafik durdu ve kilometrelerce uzanan araç kuyrukları oluştu (5).
(5)
Yine aynı grup aktivist bu kez Berlin'deki tarihi Brandenburg Kapısı'nın sütunlarını sprey boyayla boyayarak fosil yakıt kullanımının durdurulması yönündeki taleplerini dile getirdiler (6).
(6)
Bu sıradışı yöntemler aslında oldukça akılda kalıcı ve birçok konuda etki bıraktığı kesin. Peki insanlar bu konuda ne düşünüyor?
Halk başta bu olaya tepkiliydi, bunun bir saçmalık olduğunu, aktivistlerin sanat eserlerine zarar vermeye haklarının olmadığını ve verilmek istenen mesajın daha farklı bir şekilde anlatılabileceğini söylediler, ancak farklı şekilde anlatılınca insanlar dinliyorlar mı? Medyanın bir kısmı bunu çaresizce bir eylem olarak gördü ancak bir kısmı ise aktivistlere hak verdiler, bunun cesurca olduğunu düşünüp bu eylemlere destek olmaya bile başladılar. Olaylar sosyal medyada yayılmaya başladıkça daha fazla insan bu çeşit protestolara devam etti ve eylemler katlanarak arttı. Bu durumda sosyal medyanın eylemlere olan desteği büyütme ve halkın olaylara bakış açısını değiştirip görüşlerini şekillendirmede büyük bir rolü olduğunu ve aktivistlerin aslında büyük kitleleri hedef alarak doğru topluluğa ulaşıp amaçlarını gerçekleştirmiş olduklarını söyleyebilir, yani bu yöntem işe yaradı diyebiliriz.
Protestonun başarıya ulaşıp ulaşmadığının yanı sıra, işin bir de ahlakî boyutunun olduğunu unutmamak lazım. Yapılan bu eylemler hukuki ve etik sınırlarını aşıyor mu? Örneğin boya atılan tablolar resimlerin önlerindeki cam tabaka sayesinde herhangi bir zarar görmüyorlar. Ancak oraya gelmiş ve o tabloyu görmek için belki de saatlerce beklemiş olan insanların görmesini engelleyerek hem onlara, hem de o resmi yapmak için yıllarını harcamış olan sanatçıya saygısızlık yapmış oluyorlar. Ellerini heykellerin bulundukları standlara veya resimlerin çerçevelerine yapıştırıp oradan gitmeyi reddederek orada çalışan güvenlik görevlilerinin de işlerini zorlaştırıyorlar. Bu gibi olumsuzluklar farkındalık yaratmak adı altında biraz sınırı aşıyor. Verilmeye çalışılan mesajı verirken duyarlılık oluşturmak ve bunu saygı çerçevesinin dışına çıkmadan yapmak arasındaki dengeyi korumak hem insanların aktivistlere olan güvenini ve desteğini artıracak hem de protesto eyleminde haklı olan tarafken haksız konuma düşmeyi engelleyecektir; bu sebeple buna dikkat etmek önem gerektiriyor.
Bu bağlamda; günümüz iklim aktivistlerinin farkındalık yaratmak ve önemli konulara dikkat çekmek amacıyla yaptıkları eylemlerin, hukuki ve ahlakî etik sınırlarını aşmamasına özen göstererek, medyada ve halk arasında yayılarak ulaşması gereken kitleye ulaştığını ve bunun üzerinde durdukları konuya olan ilginin çoğunlukla artmasını sağlayarak destek topladıklarını, böylece de amaçlarına ulaştıklarını söyleyebiliriz. Protesto yöntemlerinin çeşitli ve alışılmadık olması; insanların bakış açısını değiştirecek ve ancak duyarlı olursak çözümüne ulaşabileceğimiz birçok problem hakkında insanların daha dikkatli olmasını sağlayacaktır ancak bunu yaparken saygı çerçevesinin dışına çıkılmamalıdır.
Kaynakça:
(1) Anonim (2022), Greenpeace victories through the ages, Greenpeace https://www.greenpeace.org.uk
(2) Anonim (2022), İklim aktivistleri, Van Gogh'un tablosuna domates çorbası fırlattı: Daha değerli olan sanat mı yoksa hayat mı?, Independent Türkçe https://www.indyturk.com/
(3) Anonim (2023), İklim değişikliği ve iklim grevleri (2), Independent Türkçe https://www.indyturk.com/
(4) Kesgin B. (2022), Başlangıcından Günümüze İklim Hareketi: Sorunlar, Sınırlar ve Fırsatlar, Sosyal ve Beşeri bilimler dergisi, 59-107
Komentar