Yazar: Roda Yaşar
Günümüzde karşı karşıya olduğumuz en önemli sorunlardan biri iklim değişikliği. Atmosferdeki sera gazlarının insan kaynaklı salımlar nedeniyle aşırı artışı, yerküreyi normalden daha fazla ısıtarak ekosistemleri ve canlıları tehdit eden bir küresel iklim değişikliği sorununa yol açıyor. Aynı zamanda, teknolojinin yükselişiyle birlikte sosyal medya, insanları bir araya getiren ve iletişimi dönüştüren bir sanal âlem haline geldi. Ancak, bu platformlar sadece olumlu etkiler sağlamıyor; iklim değişikliğiyle ilgili bilincin artırılması konusunda fayda sağlarken, yanlış bilgilerin yayılması ve derinlemesine içeriklere odaklanmanın zorluğu gibi riskleri de beraberinde getiriyor. Bu yazıda, iklim krizi ile sosyal medya arasındaki kompleks ilişkiyi anlamaya çalışacağız, bu konudaki olumlu ve olumsuz etkileri değerlendireceğiz.
İklim Değişikliği Nedir
Günümüzde yaşanan iklim değişikliği sorunu atmosferde karbondioksit (CO2), metan (CH4), kloroflorokarbon (CFC), ozon (O3), nitröz oksit (N2O), hidroflorür karbonlar (HFCs), perfloro karbonlar (PFCs), sülfürhekza florid (SF6) gibi sera gazlarının oranının insan kaynaklı salımlar nedeniyle aşırı artışın sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yerküreden (litosfer) salınan uzun dalgalı yer ışınımının bir bölümü, atmosfer tarafından emilir ve sonra tekrar salınır. Doğal sera gazları bu özelliği ile yerkürenin doğal sıcaklık dengesini sağlamakta büyük rol oynayan etmenlerden birini oluşturmaktadır. Bu sayede Dünya canlı yaşamı için elverişli sıcaklığa sahip olmaktadır. Ancak bahsi geçen sera gazlarında (CO2, CH4, CFC, O3, N2O, HFCs, PFCs, SF6) meydana gelen aşırı artış yerkürenin normalden daha fazla ısınmasına sebebiyet vermektedir. Bu artışın kaynağı ise, %49 enerji kullanımı, %24 endüstri, %14 ormansızlaşma, %13 tarımsal faaliyetlerdir. Bu antropojenik faaliyetler sonucu artan sera gazı salımları sıcaklık artışı ile birlikte yağış, nem, hava hareketleri vb. iklim özelliklerini değiştirirken aşırı hava olaylarını da beraberinde getirir. Bu da ekosistem ve canlılar için potansiyel tehlike oluşturan “küresel iklim değişikliği” olarak karşımıza çıkar (Demir, 2009).
Sosyal Medya Kavramı
Sosyal medya, içerisinde bulunulan çağda kullanımındaki yaygınlığı ve kullanan kişi sayısıyla, sunduğu ilişki uygulamaları ve ifade çeşitliliğiyle insanların toplumsallaşmasına imkân sağlayan sanal bir âlem sunmaktadır. Geleneksel iletişim sürecine dahil olma serüveni uzun bir tarihe dayanmayan sosyal medya, bünyesindeki manasal üretim araçlarıyla hali hazırda var olan iletişim biçimlerinin ve sosyal süreçlerin özelliklerinin dönüşümüne katkı sağlamıştır. 1990’larda kavramsal yaygınlığı artmaya başlayan yeni medya içerisinde Web 2.0’ın teknik alt yapısını meydana getirdiği oluşturduğu sosyal medya, dokunmatik telefonların kullanımındaki artışla birlikte bireylerin zaman ve mekândan bağımsız olarak günün her saatinde etkileşim ve iletişim içerisinde yer aldığı bir platforma evrilmiştir (Baruah, 2012; Scott, 2010; Bostancı, 2015; Acılar & Mersin, 2015; Chun & Keenan, 2006).
Günlük yaşamda sıkça kullanılan sosyal medya, insanların içerik üretmelerini ve üretilen içeriği paylaşmalarını kolaylaştıran teknoloji alt yapılı bir uygulama şeklinde tanımlanmaktadır. Bireylerin muhataplarıyla bilimsel, sanatsal, sosyal, kültürel, eğitim vb. konular hakkındaki düşüncelerini paylaşmalarını, politikaya dair görüşlerin farklı bir formda iletilmesini mümkün kılan bir alan şeklinde ifade edilen sosyal medya, konvensiyonel medyanın yanı sıra iletişimde yeni bir alan olarak değerlendirilmektedir (Kietzmann, Hermkens, McCarthy, & Silvestre, 1997; Kaplan & Haenlein, 2010; Bode, 2016).
İnternet alanındaki gelişmelerin insanların yaşamına getirdiği en ciddi yeniliklerden biri olan ve Twitter, Instagram, Facebook, Linkedln, Flickr, Youtube, Friendfeed, vb. birçok sanal yapıyı içeren sosyal medya kavramı, etkileşimli söyleşim oluşturmak amacıyla mobil teknolojilerden yararlanılması anlamında kullanılmaktadır. İnternet forumları, podcast, video, magazin dergileri, mikroblog, web günlükleri, fotoğraf ya da resim, sosyal imleme, sosyal bloglar ve wiki gibi çok sayıda değişik biçimleri kapsamaktadır (Scott, 2010; Baruah, 2012; Alpsoy, 2021). Günümüzde popülaritesi her geçen gün artan sosyal medya araçları (Park vd. 2012: 282), bireylerin yaşamında önemli bir yere sahip olmanın yanı sıra iktisadi, sosyolojik, politik, psikolojik vb. farklı açılardan da etkili olmakta, böylelikle kararların alınması aşamasında etki edici bir role bürünebilmektedir (Ward, 2011).
Sosyal medya ile ulaştığı bilginin izleyicisi ya da dinleyicisi haline gelen insanlar, aynı zamanda bu bilgilerin paylaşımcısı da olmuştur. İnsanlar, bilgiyi elde etme ve yayma ile birlikte sosyal medyayı tecrübelerini, düşüncelerini, niyetlerini ve duygularını aktarma imkânı buldukları bir yapı haline de getirmişlerdir.
İklim Krizi ve Sosyal Medya İlişkisi
İklim krizi ve sosyal medya, günümüzdeki küresel tartışmaların merkezinde yer alıyor. Sosyal medya platformları, iklim değişikliği konusundaki bilinci artırma, bilgileri paylaşma ve toplulukları bir araya getirme potansiyeli taşısa da, bu ilişki oldukça karmaşık bir dinamik içeriyor.
Sosyal medyanın olumlu etkilerinden biri, iklim değişikliği hakkındaki bilincin yayılmasıdır. Çeşitli platformlarda paylaşılan içerikler, kitlesel bir farkındalık oluşturabilir ve bireyleri eyleme geçmeye teşvik edebilir. İnsanlar, çevre sorunlarına karşı duyarlılık kazanabilir ve harekete geçebilir.
Ancak, bu platformlar aynı zamanda yanlış bilgilerin ve çürütülmüş teorilerin yayılmasına da zemin sağlar. Bilgi kirliliği, iklim kriziyle mücadelede etkili çözümlerin bulunmasını zorlaştırabilir. Sosyal medyanın popüler içerikleri, genellikle şok edici veya duygusal olarak etkileyici olanlar olup, bu da bilimsel gerçeklere dayalı ancak dikkat çekici olmayan bilgilerin geri planda kalmasına neden olabilir.
Ayrıca, sosyal medyanın etkileşim algoritmaları, kullanıcıların ilgisini çeken içerikleri öne çıkarırken, iklim değişikliği gibi karmaşık ve uzun vadeli konuları göz ardı edebilir. Kısa vadeli popüler konuların öne çıkması, uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümleri bulma çabalarını engelleyebilir (Perry, Taylor, & Doerfel, 2013; Kuşay, 2005; Jin, Liu, & Austin, 2014).
Sonuç olarak, iklim değişikliği, artan sera gazı salımları sonucu yerkürenin normalden daha fazla ısınmasına neden olan bir sorundur. Bu durum, enerji kullanımı, endüstri, ormansızlaşma ve tarımsal faaliyetler gibi antropojenik faaliyetlerden kaynaklanmaktadır. Sosyal medya ise insanların toplumsallaşmasına imkan tanıyan sanal bir dünya sunar. İnternetin gelişimiyle ortaya çıkan sosyal medya, bilgi paylaşımını kolaylaştırarak bireylerin farklı konulardaki düşüncelerini ifade etmelerine olanak sağlar.
İklim krizi ve sosyal medya ilişkisi karmaşık bir dinamik içerir. Sosyal medya, iklim değişikliği bilincini artırabilir ve toplulukları bir araya getirebilir, ancak aynı zamanda yanlış bilgilerin yayılmasına ve kısa vadeli konuların öne çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle, toplumların bu platformları etkili bir şekilde kullanarak iklim değişikliğiyle mücadelede daha bilinçli bir rol oynamaları önemlidir.
Referanslar
Acılar, A. & Mersin, S. (2015). Üniversite Öğrencilerinin Facebook Kullanımı İle Mahremiyet Kaygısı Arasındaki İlişki. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi. pp. 103-114.
Alpsoy, İ., Bingöl, R. (2023). Kriz Yönetiminde Sosyal Medya. pp. 4-5.
Alpsoy, İ. (2021). Geleneksel medya’dan yeni medya’ya geçiş kavramsal bir inceleme. E. Seyrek içinde, Yönetim ve Medya Alanında Seçme Konular. pp.59-85.
Baruah, T. (2012). Effectiveness of social media as a tool of communication and its potential for technology enabled connections: A micro-level study. International Journal of Scientific and Research Publications. pp. 1-10.
Bostancı, M. (2015). Sosyal medya ve siyaset. Palet Yayınları.
Bode, L. (2016). Political news in the news feed: Learning politics from social media. Mass Communication and Society. pp.24-48.
Chun, W. & Keenan, T. (2006). New Media Old Media, A History and Theory Reader. Routledge Taylor & Francis Group.
Demir, A. (2009). Küresel İklim Değişikliğinin Biyolojik Çeşitlilik ve Ekosistem Kaynakları Üzerine Etkisi. Ankara Üniversitesi Çevrebilimleri Dergisi. pp. 37-54.
Jin, Y., Liu, B. & Austin, L. (2014). Examining the Role of Social Media in Effective Crisis Management: The Effects of Crisis Origin. Communication Research. pp. 74-94.
Kaplan, A. & Haenlein, M. (2010). Users of the world, unite! The challenges and opportunities of social media. Business Horizons. pp.59-68.
Kietzmann, H., Hermkens, K., McCarthy, I. & Silvestre, B. (1997). Social media? Get serious! Understanding the functional building blocks of social media. Business Horizons. pp. 241-251.
Kuşay, Y. (2005). Kriz iletişiminde internetin etkisi. [Yayımlanmamış Yüksek Lisans tezi, Marmara Üniversitesi]. Ulusal Tez Merkezi.
Öztürk, T., Gürsoy, F. (2022). Küresel İklim Değişikliğinin Arktik Okyanusu’na Jeopolitik Etkisi. pp. 6-7.
Park, J., Cha, M., Kim, H. & Jeong, J. (2012). Managing bad news in social media: A case study on domino’s pizza crisis. Proceedings of the International AAAI Conference on Web and Social Media. pp. 282-289https://doi.org/10.1609/icwsm.v6i1.14273
Perry, D. C., Taylor, M. & Doerfel, M. L. (2013). Internet-based communication in crisis management. Management Communication Quarterly. pp. 206-232.
Scott, D. (2010). The new rules of marketing and PR. John Wiley and Sons.
Ward, C. (2011). Social Media And Crisis Communication: Are Organızations Using Social Media In Times of Crisis? Bull State University.
Commentaires