Yazar: Adar Özalkak
Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliğine karşı küresel çapta verilen mücadeleyi temsil eder. Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe giren yasal olarak bağlayıcı uluslararası bir anlaşmadır.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği iklim değişikliğinin yaşam, su ve sanitasyon, gıda, sağlık, barınma, kendi kaderini tayin etme, kültür ve kalkınma da dahil olmak üzere bir dizi insan hakkının etkili bir şekilde kullanılmasını tehdit ettiğini belirtmiştir. Bu durum ülkelerin küresel bir sorun olan iklim değişikliğine karşı, bir araya gelerek mücadele etmesini zorunlu kılmıştır.
İklim değişikliği konusunda ilk uluslararası anlaşma 1992 yılında yapılan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesidir. Bu sözleşme ayrıca gelecekteki iklim değişikliği için yapılan anlaşmaların temelini oluşturmaktadır. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nden sonra 1997 yılında Kyoto Protokolü düzenlenmiş ve bazı anlaşmalar ile 2020’ye kadar uzatılmıştır. Kyoto protokolünün 2020 yılında sona erecek olmasından dolayı 2015 yılında Fransa’nın Paris kentinde 21. Taraflar Konferansı düzenlenmiştir ve bu konferansta müzakereler kurularak yeni bir iklim anlaşmasının temeli atılmıştır. Bunun üzerine Paris’te yapılan müzakereler sonucunda 12 Aralık 2015’te Paris İklim Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesini imzalamış 195 ülke ve Avrupa Birliği onayı ile kabul edilip 22 Nisan 2016’da yürürlüğe girmiştir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzalayan ancak Paris İklim Anlaşmasını imzalamayan ülkeler İran, Eritre, Yemen ve Libya’dır. Bu ülkeler arasından İran dünya üzerindeki karbon emisyonların 1,80%’den sorumludur.
Paris İklim Anlaşması, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin uygulamasını geliştirmeyi hedefleyerek, sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin desteklenmesini amaçlar. Bu ilkelerin en temel amaçları küresel ısınmayı 3,6°F (2°C) altında tutup, 21.yüzyılın ortalarında sera gazı karbon emisyonunu sıfıra düşürmektir. Küresel ısınmanın 1,5 °C'nin altında kalması için emisyonun 2030'a kadar kabaca %50 oranında azaltılması gerekiyor. Anlaşma, taraf ülkelere karbon emisyonunu azaltmak için sorumluluk yükler. Bu sorumluluklar ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre farklılık gösterip karbon salınımını azaltma hedeflerini kendileri belirlemektedir. Anlaşmaya göre gelişmiş ülkelerin karbon emisyonlarını daha fazla azaltması ve böylece 21. yüzyılın ortalarında Anlaşmanın temel hedeflerine ulaşması beklenmektedir. Gıda üretimini tehdit etmeyecek bir şekilde, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlamak ve düşük sera gazı emisyonlarını geliştirme becerisini artırmak anlaşmanın diğer değerli bir amacıdır. Ayrıca Paris Anlaşması ile düşük emisyonlu ve iklim dirençli kalkınma yolunda finans akışının desteklenmesi hedeflenmiştir. Anlaşma gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelere mali yardım sağlanmasında başı çekmesi gerektiğini teyit eder. Emisyonları önemli ölçüde azaltmak için büyük ölçekli yatırımlar gerektiğinden bu mali destek oldukça mühimdir.
Dünyanın ikinci en büyük karbon salınımına sahip olan ABD, Donald Trump başkanlığında 2020’de bu anlaşmadan çekilmiştir. Kasım 2020’de ABD seçimlerinde Trump yerine başkan seçilen Joe Biden hükümeti 2021’de ABD’yi anlaşmaya tekrar sokmuştur. ABD’nin Paris İklim Anlaşması içinde yer alması, ekonomik gücü ve karbon emisyonunun yüksek olması nedeni ile oldukça önemlidir.
Türkiye, Paris İklim Anlaşmasını 2016 tarihinde 175 ülke temsilcisiyle birlikte imzalamıştır. Ancak Türkiye bu anlaşmada, içinde bulunduğu gelişmiş ülkeler statüsünden çıkarılarak gelişmekte olan ülkeler kategorisine alınma talebi yerine getirilmeyince anlaşmayı meclis onaylamadı. Böylece İran, Eritre, Yemen ve Libya ile birlikte anlaşmayı onaylamayan beş ülkeden biri olarak anılmaya başlandı. Türkiye 6 Ekim 2021’de gelişmekte olan ülke statüsünde olmak şartıyla Paris İklim Anlaşmasını onayladı. Böylece Türkiye’nin iklim politikasında yeni bir dönem başladı.
Paris Anlaşması dünyanın ilk kapsamlı iklim anlaşması olarak tarihi bir önem taşıyor. Sera gazı salınımının azaltılması anlamında çok radikal bir hedef koymasa da şu ana kadar en fazla ülkenin uzlaştığı anlaşma olması sebebiyle diğer anlaşmalardan üstün kılar. 197 ülkenin üstünde uzlaştığı zirve bildirgesi, tüm ülkeler için ortak düzenlemeleri şart koşuyor. Bu düzenlemeler ülkelerin karbon salınımını, nasıl azaltacağını, daha yoksul ülkelere nasıl mali yardım yapılacağını söylüyor. Ayrıca her ülkenin karbon salınımını azaltma performansını beş yılda bir değerlendirerek yeni hedefler belirlemeye çalışması amaçlanmaktadır. Anlaşma gereğince zengin ülkelerin daha yoksul ülkelere “iklim finansı” vermesini sağlayarak yenilenebilir enerji geçişlerinin daha hızlı yapılması sağlanacağı öngörülmüştür.
Kaynakça:
1. Ab Türkiye. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu. (n.d.). Retrieved November 29, 2022, from http://www.avrupa.info.tr/
2. Atlı, A., & Fikir Turu. (2021, September 30). Paris Anlaşması Ekonomi ve Ticarette Neleri Değiştirecek? Fikir Turu. Retrieved November 29, 2022, from https://fikirturu.com/ekonomi/paris-anlasmasi-ekonomi-ve-ticarette-neleri-degistirecek/
3. Unfccc.int. (n.d.). Retrieved November 29, 2022, from https://unfccc.int/process-and-meetings/the-paris-agreement/the-paris-agreement
Comentarios